Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemizin dışında farklı sitelere yönlendiren linklerin içeriklerinden
Semazen.net sorumlu tutulamaz.
Görsel Tasarım: Capitol Medya
Yazılım: CM Bilişim
Kıbrıs Lefkoşa Mevlevihanesi
Lefkoşa şehir merkezinde, Girne Kapıda yer alan Lefkoşa Mevlevihanesi’nin ancak bir bölümü günümüze gelebilmiştir. Kıbrıs’ın fethinden 22 yıl sonra 1593 yılında Kıbrıs fatihlerinden Arap Ahmet Paşa tarafından kurulmuştur. Semahane ve türbe kısmı günümüze gelen yapı Mevlevi – Tekke Kültürü Müzesi olarak kullanılmaktadır.
Lefkoşa Mevlevihanesi tarihi boyunca gemi ile hacca gidenlerin uğrak yeri olmuş yetiştirdiği ve hizmet verdiği insanlarla Kıbrıs Türk tarihinin önemli kurumlardan birisidir. Kuruluşu Ahmet Paşa’nın arazisinde gerçekleştirilen tekke, Haydar Paşazade Fatma Hanımın bağışladığı arazi ile birleştirilmiştir (Küçük,2000,297). Araştırmacılara göre bu dönemde Hamza Dede, Hacı Abdullah Efendi, İmam İbrahim Hatip Efendi, Hafız Mustafa Efendi postnişin olmuşlardır.
17. yüzyılda Ferhad Paşa Mevlevihane’yi yeniden inşa ettirmiş ve tekke kendi adıyla anılmıştır. Bu yüzyılda isimlerini tespit edebildiğimiz şeyhler şunlardır:
1- Şeyh Sadrettin b. Muharrem (1607), Mehmet Sabri Dede (1719), Şeyh Mehmet Arif Dede (1765), Şeyh Seyyid Abdullah Dede (1765), Şeyh Mustafa Dede (1765-1766).
19. yüzyılda; Feyzullah Dede 1813, Mustafa Safvet Efendi 1850, Derviş Ali Dede 1856, Mustafa Safvet Efendi 1860, Mehmet Celaledin Efendi 1894 görevde bulunmuştur. Veled Çelebinin listesine göre 1912’de Mehmet Celaleddin Dedenin Şeyhliği devam etmektedir.
Türkiye’de tekkeler kapatıldıktan sonra Halep’e bağlanan tekkeye Şamlı Selim Dede postnişin olarak atanmıştır. 1953’te ölümünden sonra Mevlevihanenin yönetimi vakıflara devredilmiştir. 1963 yılında Konya Müzesi Müdürü merhum Mehmet Önder’in katkılarıyla Kıbrıs Türk Etnografya Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.
Mevlevihane’nin havlusuna güney batıdaki cümle kapısından girilmektedir. Kapının solunda sivri kemerli bir çeşme yer alır. Barok özellikler gösteren bir kapı bulunur. Kapı üzerinde “Ya Hazreti Mevlana” yazılıdır. Kapıdan L planlı avluya girilir. Avluda mezar taşları sergilenir. Doğu taraftaki yapı kalıntıları hakkında bilgimiz yoktur. Buraya Vakıflar işhanı yapılmıştır.
Güneydoğudaki kapıdan semehaneye girilir. Bu mekan iki ayakla ikiye bölünmüştür. Giriş bölümünden sonra daire planlı sema yerine geçilir. Güneyde alçı bir mihrap, kuzeyde ahşap kafesli mutrip mahfili bulunur. Mihrabın üzerindeki mihrap ayeti H.1284-M.1867 tarihli olup, Hattat Nazım’a aittir.
Mevlevihanenin giriş cephesi boyunca sıralanmış kubbeli altı türbede önemli Mevlevi kişiler yatmaktadır. İçten kemerlerle birbirine bağlanan türbelerin sonuncusunun dışa açılan kapısı vardır. Türbelerin batıya açılan pencereleri bulunur.
Semahaneden türbelere geçişte ilk mezar son Şeyh Selim Dede, ikincisi tekkenin kurucusu Ahmet Paşa, üçüncü şeyh Celaleddin Efendi’ye, 10.su Arap Abdullah Efendiye, 16.sı ise Şeyh Feyzullah Dedeye aittir.
Yeşil adanın kültür bahçesinde verimli meyve ağaç görevi yapan, yoksulları doyuran, barındıran, hattat, müzisyen birçok sanatçıya ev sahipliği yapan Kıbrıs Mevlevihanesine Harit Fedai ve M. Haşim Altan’ın cümleleriyle veda ediyoruz (Fedai-Altan,1991,47):